NEVRUZ TÜRK'ÜN BAYRAMIDIR!..
NEVRUZ ERGENEKON BAYRAMIDIR!..
BAYRAMINA SAHİP ÇIK TÜRK!!
Gece-gündüz eşitliğinin gerçekleştiği Mart ayının 21. günü, bütün Türk yurtlarında bayram olarak kutlanır. 12 Hayvanlı Türk Takvimi'nde yeni yıl 21 Mart'ta başlamaktadır.
Nevruzun Türkçe karşılıklarını şöyle sıralayabiliriz: Başkurtlar "ekin bayramı", Kumuklar "yaz başı", Türkmenler "teze yıl", Azerbaycanlılar, Karapapaklar, Kazan Türkleri "Ergenekon Bayramı", Gagavuzlar "ilkyaz", Altay Türkleri "cılgayak", Hakaslar "cıl sırtı, ulu kün", Nogay, Karaçay, Malkarlar "saban toy, Tegri toy", Kazaklar "ulus günü", Uygurlar "yeni gün". İran'a komşu olarak yaşayan Türkler ise Farsça nevruz sözcüğünü değişik biçimlerde kullanmışlardır: Novruz, navruz, noruz, nevruz gibi. Türkiye'nin değişik yörelerinde nevruz sözcüğü yanında "yıl sırtı, yeni gün, mart dokuzu, mart bozumu, gün dönümü" öbekleri de kullanılmaktadır.
Nevruzun Türk coğrafyasının bir ürünü olduğu da açıktır. Özellikle Yakut Türklerinin yaşadığı Kuzey-doğu Asya'da nevruza "ölü günü" de denilmesi, İslamî inançların etkisiyle ölülerin ziyaret edildiği gün olarak yorumlanmasına yol açmıştır. Hâlbuki Rus bilgini Radloffe'un "Sibirya'dan" adlı eserini okuyanlar, nevruza neden ölü günü de denildiğini daha iyi anlarlar. Bu bölgelerde kışın toprak donduğu için bu mevsimde ölenleri, saçlarından ağaçların dallarına astıklarından söz eder Radloffe. Toprağın donunun çözüldüğü nevruzda da ölüler, ağaçlardan indirilerek toprağa gömülmektedir. Bu yüzden nevruzda ölü ziyaretinden çok, ölü gömülmesi söz konusudur. Ölülerini toprağa bile gömemeyen insanlar için nevruzun nasıl bir kıymet olduğu anlaşılıyordur, umarım.
Türklerin başlangıçta avcılık ve hayvancılıkla geçinmeleri, daha sonra da tarıma yönelmeleri, nevruzun anlamını ve önemini ortaya koyan bir başka açıdır. Uzun süren kışların yaşandığı coğrafyalarda nevruz; hem hayvanların, hem insanların açlık, yokluk ve yoksulluktan kurtulmalarının müjdecisidir. Yavrusunu besleyen anaya yavrunun kavuşmasıdır nevruz. Büyük Kırgız yazarı Cengiz Aytmatov'un meşhur romanına "Toprak Ana" adını koyması tesadüfî değildir.
Türklerin nevruza Ergenekon Bayramı da demeleri Türk tarihi açısından bir başka değer taşır. Bilindiği gibi destanda Türk ordusunun toptan kılıçtan geçirildiği, bir çocuğun sağ kaldığı, çocuğu bir kurdun büyüttüğü ve koruduğu, bu çocuğun soyundan Türklerin yeniden türediği, sığındıkları yere sığmamaya başlayınca demir dağı eriterek evrene yayıldıkları anlatılır. Bazı yorumcular Bakara Suresi'nin 243. ayetinin bu olayı çağrıştırdığını, hatta bu konuda bir de hadis bulunduğunu belirtiyorlar. (1) Bütün Türk devletlerinde nevruzun kutlandığına dair bilgiler vardır. Bunları sırasıyla şöyle verebiliriz: M. Ö. III. Yüzyılda Mete, nevruzu kutlamıştır. Sekizinci yüzyılda Uygurlardan kalma resimlerde nevruz kutlamaları
görülmektedir. Selçuklular döneminde Melikşah'ın, Akkoyunlularda Uzun Hasan'ın nevruzu yılbaşı yapan takvim kullandıkları bilinmektedir. Osmanlılar Mart Dokuzu dedikleri nevruzda Ertuğrul Gazi Şenliklerini II. Abdülhamit zamanına kadar tekrarlamışlardır. 1919'da Konya'da, 1922'de Ankara'da bizzat ATATÜRK'ün katıldığı Ergenekon Bayramı kutlanmıştır.
(alıntıdır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder