Hüseyin Nihâl Atsız, Ulu Türkçü, Asker, Öğretmen, Yazar, Şair, Filozof ve son derece yüksek bilgili Tarihçimiz.
Atsız'ın hayâtı veya özgeçmişi gibi konulara girmeyeceğim, bunu çoğumuz biliyoruz.
Atsız aslında hep Asker olmak istemiştir. Bunu başarıp Askerliğe adım attı, çok çok iyi bir Subay olacakken, haksızlığın karşısında durmuş ve Türk soyundan olmayan bir Albay'a selâm vermediği için Askeri Okuldan atılmıştır. Bu onun için bir dönüm noktası oldu, hayatı boyunca hep bu dik duruşunu emsal göstermiş ve yazılarında olsun, romanlarında olsun dik duruşu ve kararlılığını belli etmiştir.
Örneğin, Ruh Adam romanında da Askerlikten atılan Selim Pusat karâkterini çok iyi bir şekilde anlatmıştır. Dönem dönem bu romanında kendi hayâtından kesitler de sunmuştur. Ruh Adam romanı film yapılsa çok iyi bir psikolojik film olup, ödüller bile kazanır. Fakat oradaki Türkçülüğü anlatacak bir yapımcı göremiyorum. Zaten vizyona girse (ki sokmazlar) 2 günde yasaklanır.
Hepimizin Atsız'la tanışması farklıdır. Kimi sosyal medyadan görüp ilgisini çekmiştir, kimi de bir kitabını okumuştur. Benim Atsız'la tanışmam daha ilginçtir. Daha Lise 1'deyken şiirler yazardım, şiirler okurdum. Birgün Atsız'ın "Gözler ki bir parçasıdır sende ilahın, gözler ki senin en katı zulmün ve silahın" mısrasını okumuştu Edebiyat Öğretmenim. O dönem bilgisayar ve internet ortamı pek yaygın olmadığından bu şiirin kimin olduğunu merak ettim. Yıllık ödevim edebiyattandı. Öğretmenim bana Hüseyin Nihal Atsız'ın hayatı, roman ve şiirlerini ödev vermişti. Işte onu araştırmaya başladığımdan itibaren Atsız ile tanıştım. Gitmediğim kütüphane kalmamıştı, hattâ il dışına bile çıkıp araştırdım. Ülkü Ocakları'ndan romanlarını, Yolların Sonu adlı şiir kitabından da şiirlerini, kütüphaneden de hayatını toparladım. Yalnız eksik olan makalelerini bulamadım o dönem. Yıllık ödevi teslim ettim ve en iyi puanı aldım. Daha sonra bir abimiz vasıtasıyla da makalelerine ulaştım. Makalelerini defalarca okudum ve yazdığı her şey mükemmeldi. Sonra bütün mecralarda Atsız'ı anlattım, öğrettim. Belki de binlerce kişi benim vasıtamla Atsız'ı öğrendi. Facebook daha ilk kurulduğu zamanlarda Atsız sayfamız vardı, binlerce genç bizim sayemizde Atsız'ı ve Türkçülüğü öğrendi.
Demem o ki Atsız'la tanışan bir Türk belli etmese de onun eserlerinin bağımlısı oluyor. Daha geçen gün Ahmet Hakan denilen ne idüğü belirsiz zat, gençlik yıllarında Atsız'ın Bozkurt serisini okuduğunu, hattâ göğsünün kabardığını itiraf etti. Atsız özellikle 40 ile 60 yıllarına damga vurmuştur. Bir nesil onun kitaplarıyla büyümüş ve yolundan gitmiştir. Bir çok Ülkücü abimiz bunu anılarında anlatır ve gururla dinleriz.
Atsız'ı anlamak için yazdığı yazıları dönemine göre ele almak gerekir. 1930 yılında yazdığı ile 1970 yılında yazdığı yazılar dönemin şartlarına göre değişiklik gösterebilir. Atatürk'ün devlet anlayışını o dönem eleştirip Askerliğini yüceltmiştir fakat 1944 yılından sonra da devlet adamlığına da saygı duymuştur. Dönemin şartlarına göre elbette. Burada başka bir yazımda Atsız'ın Atatürk hakkındaki düşüncelerini okuyabilirsiniz.
Atsız bugün 113. yaşına girdi. Geçen yıl Atsız'ın şiirlerini çok duyduk siyasilerden. Gün geçtikçe Atsız daha çok anılacak ve hak verilen bir lider konumuna yükselecek. Biz her dönem saygı duyduk ve anmaya devam edeceğiz. Atsız bir makalesinde " Biz bin yıl sonrasını hitap ediyoruz " derken boşuna dememiştir. Yazdığı makaleler bir bir haklılığını gözler önüne seriyor.
Bizim için Türkçülük hayalden çok, hayat biçimidir. Biz dünün, bugünün ve yarının Türkçüleriyiz ve ilelebet devam edecek.
Bu kutlu davada yolbaşçımız hep Atsız olacak...
Vaktiyle bir ATSIZ varmış...
Saygılarımla...
twitter.com/altanurug
Atsız'ın hayâtı veya özgeçmişi gibi konulara girmeyeceğim, bunu çoğumuz biliyoruz.
Atsız aslında hep Asker olmak istemiştir. Bunu başarıp Askerliğe adım attı, çok çok iyi bir Subay olacakken, haksızlığın karşısında durmuş ve Türk soyundan olmayan bir Albay'a selâm vermediği için Askeri Okuldan atılmıştır. Bu onun için bir dönüm noktası oldu, hayatı boyunca hep bu dik duruşunu emsal göstermiş ve yazılarında olsun, romanlarında olsun dik duruşu ve kararlılığını belli etmiştir.
Örneğin, Ruh Adam romanında da Askerlikten atılan Selim Pusat karâkterini çok iyi bir şekilde anlatmıştır. Dönem dönem bu romanında kendi hayâtından kesitler de sunmuştur. Ruh Adam romanı film yapılsa çok iyi bir psikolojik film olup, ödüller bile kazanır. Fakat oradaki Türkçülüğü anlatacak bir yapımcı göremiyorum. Zaten vizyona girse (ki sokmazlar) 2 günde yasaklanır.
Hepimizin Atsız'la tanışması farklıdır. Kimi sosyal medyadan görüp ilgisini çekmiştir, kimi de bir kitabını okumuştur. Benim Atsız'la tanışmam daha ilginçtir. Daha Lise 1'deyken şiirler yazardım, şiirler okurdum. Birgün Atsız'ın "Gözler ki bir parçasıdır sende ilahın, gözler ki senin en katı zulmün ve silahın" mısrasını okumuştu Edebiyat Öğretmenim. O dönem bilgisayar ve internet ortamı pek yaygın olmadığından bu şiirin kimin olduğunu merak ettim. Yıllık ödevim edebiyattandı. Öğretmenim bana Hüseyin Nihal Atsız'ın hayatı, roman ve şiirlerini ödev vermişti. Işte onu araştırmaya başladığımdan itibaren Atsız ile tanıştım. Gitmediğim kütüphane kalmamıştı, hattâ il dışına bile çıkıp araştırdım. Ülkü Ocakları'ndan romanlarını, Yolların Sonu adlı şiir kitabından da şiirlerini, kütüphaneden de hayatını toparladım. Yalnız eksik olan makalelerini bulamadım o dönem. Yıllık ödevi teslim ettim ve en iyi puanı aldım. Daha sonra bir abimiz vasıtasıyla da makalelerine ulaştım. Makalelerini defalarca okudum ve yazdığı her şey mükemmeldi. Sonra bütün mecralarda Atsız'ı anlattım, öğrettim. Belki de binlerce kişi benim vasıtamla Atsız'ı öğrendi. Facebook daha ilk kurulduğu zamanlarda Atsız sayfamız vardı, binlerce genç bizim sayemizde Atsız'ı ve Türkçülüğü öğrendi.
Demem o ki Atsız'la tanışan bir Türk belli etmese de onun eserlerinin bağımlısı oluyor. Daha geçen gün Ahmet Hakan denilen ne idüğü belirsiz zat, gençlik yıllarında Atsız'ın Bozkurt serisini okuduğunu, hattâ göğsünün kabardığını itiraf etti. Atsız özellikle 40 ile 60 yıllarına damga vurmuştur. Bir nesil onun kitaplarıyla büyümüş ve yolundan gitmiştir. Bir çok Ülkücü abimiz bunu anılarında anlatır ve gururla dinleriz.
Atsız'ı anlamak için yazdığı yazıları dönemine göre ele almak gerekir. 1930 yılında yazdığı ile 1970 yılında yazdığı yazılar dönemin şartlarına göre değişiklik gösterebilir. Atatürk'ün devlet anlayışını o dönem eleştirip Askerliğini yüceltmiştir fakat 1944 yılından sonra da devlet adamlığına da saygı duymuştur. Dönemin şartlarına göre elbette. Burada başka bir yazımda Atsız'ın Atatürk hakkındaki düşüncelerini okuyabilirsiniz.
Atsız bugün 113. yaşına girdi. Geçen yıl Atsız'ın şiirlerini çok duyduk siyasilerden. Gün geçtikçe Atsız daha çok anılacak ve hak verilen bir lider konumuna yükselecek. Biz her dönem saygı duyduk ve anmaya devam edeceğiz. Atsız bir makalesinde " Biz bin yıl sonrasını hitap ediyoruz " derken boşuna dememiştir. Yazdığı makaleler bir bir haklılığını gözler önüne seriyor.
Bizim için Türkçülük hayalden çok, hayat biçimidir. Biz dünün, bugünün ve yarının Türkçüleriyiz ve ilelebet devam edecek.
Bu kutlu davada yolbaşçımız hep Atsız olacak...
Vaktiyle bir ATSIZ varmış...
Saygılarımla...
twitter.com/altanurug
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder