30 Aralık 2017 Cumartesi

Noel Baba Değil Ayaz Ata

Ayaz Ata, Türkiye'de pek bilinmese de Türk , Altay ve Orta Asya mitolojilerinde, özellikle Kazaklarda ve Kırgızlarda Soğuk Tanrısı olarak bilinen karâkterdir. Bazı Türk Kültüründe soğuk havalarda ortaya çıkan ve kimsesizlere yardım eden Evliyâ olarak bilinir.

Azerbaycan'da
Şaxta Baba olarak bilinir. Torunun adı ise Qar Qızı ("Kar Kızı")'dır. Yeni yılda çocuklara hediye dağıtırlar.

Başkurtya'da
Başkurt dilinde, Ayaz Ata Ҡыш бабай ( Qïš babay "Kış Babası") olarak yer alır. Torunu ise
Ҡарһылыу ( Qarhïlïw "Kar Güzeli") adıyla anılır.

Tataristan
Tatar kültüründe Qış Babay ( Кыш Бабай "Kış Babası") ve Rus kültüründe Sneguroçka olarak anılan torunu ise Qar Qızı (Кар Кызы "Kar Kızı") isimleriyle tanınır.

Mert İnan Milliyet'te Ayaz Ata'yı kaynaklara dayanarak şöyle tanımlar;

"Yılbaşının en önemli figürlerinden Noel Baba’nın Türk rakibi Ayaz Ata... Türk mitolojisini araştıran uzmanlar, Ayaz Ata ismiyle anılan şahsiyetin Türkler’in Noel Babası olduğu dile getiriyor. Orta Asya Türkleri’nin yılbaşı olarak ‘Nardugan Bayramı’nı kutladığını dile getiren Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nden Prof. Dr. Nurullah Çetin, “Noel Bayramı, Hz. İsa’nın
doğuşu adına kutlanıyor. Ancak Noel Bayramı’nın kahramanı Noel Baba diye bir kişi gerçekte yoktur. Hakkında söylenenler tamamen uydurma ve efsaneden ibarettir. Hristiyanlar’ın ‘Noel Babası’na karşı Türk’ün Ayaz Ata’sı vardır. Eski Türkler’de Soğuk Hanı olarak bilinen Ayaz Ata’mız, efsaneye göre kışın soğuk havalarda ortaya çıkan ve aç,
fakir, kimsesiz garibanlara yardım eden bir evliyadır. Ayaz kelimesi tüm Türk coğrafyasında yakıcı soğuk anlamına gelir. Ay Tanrısı’nın, soğuk havaya karşı Türkler’i koruması için Ayaz Han’ı gönderdiğine inanılır. Ayaz Ata, Türkler’in gerçek Noel Babası’dır. Etimoloji ve kültürel olarak Türk kültüründe bir kişilik olduğu kesindir” dedi."

Hacettepe Üniversitesi Türk Halk Bilimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu da şöyle konuştu: “Eski Türk mitolojisinde yel (rüzgar) evreni yürütücü, oluşturucu bir güç, tanrı-tanrıça veya bunlara denk bir ruh olarak yorumlanır. Ayaz (Ayas) ise Türk dünyası kültür ekolojisinin her yerinde keskin yakıcı soğuk anlamına gelir. Ayazın oluşumu Ülker burcuyla ilişkilendirilir. Efsaneye göre, Ülker burcunun altı yıldızı göğün altı deliğidir ve oradan yeryüzüne soğuk hava üfler ve havalar soğuyup kış olur. Bu bağlamda, Ayaz Ata Türk mitolojisinde önemli bir yere sahiptir. İnanışa göre Ayaz Han soğuk tanrısıdır. Soğukta, darda kalanlara yardım edip onlara kut yani iyi ve güzel baht verir.
Ayaz Ata tarihi geçmişi 10 bin yıla uzanan proto Türk topluluklarında Yel Ana olarak anılırdı. Çünkü o dönemki Türkler ana erkil bir topluluktu. Ataerkil dönemle birlikte Yel Ana’ya Yel Ata denilmeye başlandı. Zaman içerisinde Ayaz Ata ismi verildi.”


Kısaca; Noel Baba yokken Ayaz Ata vardı. Türkler Ayaz Ata ile anılmalıdır.

Saygılarımla.




Neden Türkçüyüz?

Neden Türkçüyüz;


Hiç kimse Türkçü olarak doğmaz. Türkçülük fikrini ilk başta ailesinden, sonra arkadaş ortamından, en son da yaşadıklarından öğrenir. Nihayet pişmiştir ve Türkçülük için çabalamaya başlamıştır.

Çabası ilk başta derdini arkadaşlarına anlatmakla başlar, sonra sorgular tarihin derinliklerine iner. Şanlı ırkımızı öğrenmeye gayret eder. Başarılarımızın yanında diğer Türk düşmanlarının bize yaptıklarını görür ve sonunda Ülküsünün ne kadar doğru olduğunu görür.

Bütün Cihanın bir olup Türklüğü yok etmek istediğini gördükten sonra daha da sıkı sarılır Türkçülüğe.

İşte neden Türkçüyüz, neden hümanist, dinci veya komünist değiliz?

Türkçü olmamızın yegâne temeli, Çanakkale, Karabağ, Türkistan, Kırım, Turkmeneli gibi Türk yurtlarında yaşayan Soydaşlarımıza yapılan soykırım ve zulümdür.

Neden Komünist değiliz?
Komünizm her ırkı eşit görür, Rus ve Çin kökenlidir, Bu iki Ülke bize en çok zulmeden ülkedir. Biz eşit değiliz, kimseyle kardeş değiliz. Kime kardeş desek tarihte veya günümüzde acı bir tablo ile karşılaşırız.

Işte neden Türkçüyüz'ün  temel cevabı..

Saygılarımla...


twitter.com/altanurug

Yeni Yıl Kutlama ve Noel Bayramı

Her yılın sonuna  doğru  bir " Müslüman Noel Kutlamaz " mubabbeti oluyor. O zaman biz de kısaca bu tartışmaya nokta koyalım.

Öncelikle Müslüman'ın Noel kutlamaması gerektiği doğrudur. Nasıl ki Hristiyan Kurban kesmez ise, Müslüman da Noel kutlamaz. Ama bu muhabbetin ince ayrıntısı şu, Noel Bayramı bittikten sonra ortaya çıkıyor. Evet, Noel Bayramı 24 ile 26 Aralık arasında Hristiyanlar tarafından kutlanıyor.  Onlar için özel bir gün. Hz. İsa'nın doğuşu Vs.gibi içerikleri var.

Noel ile çam ağacı süsleme arasında bir bağ yok. Ayrıca, hindi kesme mevzusu da hiçbir Din'de belirtilmiyor. Artık yılbaşından birgün önce kesilmesi bütün  dünyada adet olmuş, gelenek olmuş.
Ben bir sakınca görmüyorum bu durumda.

Gel gelelim Milâdi yılbaşı olan 1 Ocak meselesine. Bizim dindar kesim yılbaşı akşamı muhtemelen evinde ailesiyle akrabalarıyla vakit geçiriyor, portakal  soyuyor ve büyük ihtimâl televizyon izlerken " Müslüman Noel Kutlamaz " yazıyor sosyal medyadan. Ooo bu konu tuttu, bir iki tivit de biz atalım diyenler de ona destek oluyor. Yapmayın lütfen, Cumhurbaşkanı dahil her siyasetçi, her lider yeni yılı kutlar. Yeni yıl kutlamak kötü değildir. Eğer dindarsan oturup şükür namazını kılar, Tanrı'dan yeni yıl için güzel dilekler dilersin. Akrabalarına ailelerine güzel temennilerde bulunursun. Bizler 100 yıldır Hicri takvimi kullanmıyoruz ve dolayısıyla  Milâdi takvime göre hayâtımızı şekillendiriyoruz.

Noel dediğim gibi geçeli 1 hafta oldu ve yeni yıl ile hiçbir bağı yok. Sen adam gibi evinde ailenin yanında olursan, dışarı çıkıp alkol alıp sağa sola sataşmazsan sıkıntı
yok. Bırak da eğlenmek isteyen insanlar hayatını yaşasın, karışma! İslâm hoşgörü dini.....

Saygılarımla...

twitter.com/altanurug

6 Mart 2017 Pazartesi

Turan Birliği Bir Hayâl..

Maalesef üzülerek bunu belirtmek isterim Turan Birliği bir hayâl, "ancak" diyerek yazıma başlıyorum.

Mevcut siyâsi anlayışta Turan hayâlden de uzak. Ülkemizde hızla bir Araplaşma ve Kürt nüfusu artışı aldı başını gidiyor. Türkler 1-2 çocuk yaparken Kürtler 7-8-10 çocuk yapıyor. Son yıllarda nüfus patlaması yaşadılar. Bu sistemli şekilde yapılıyor. Bu nüfus artışı önümüzdeki 50 yıl boyunca yaşandıkça Kürtler bizim nüfusumuza yetişecekler. Hükümet Doğu ve Güneydoğu'yu kalkındırıyor sürekli ancak unutulmaması gereken bir mesele daha var. Anadolu, hattâ Ege ve hattâ Karadeniz kıt kanaât geçiniyor. Ben yıllarca Karadeniz'de yaşadım, burda doğdum burda okudum ve burda yaşamaya devâm ediyorum. Gerçekten son 15 yılda herkesin durumu çok daha kötüleşti, para değerini kaybetti, hayat olduğuna pahalılaştı. Sürekli arap ve kürt hayranlığı olduğu için Ülkenin asıl sahipleri olan bizlere ve yaşadığımız yerlere yoldan başka yatırım yapılmadı. En son Çanakkale depreminde insanların yaşadığı evleri gördük.

Herkes gördü... Bu anlattıklarımın Turan'la ne alâkası var diyenleri duyuyorum. Onu da anlatayım.

Öncelikle Turan ne demek onu kısaca el alalım. Turan, din, dil gözetmeksizin bütün Türklerin tek Bayrak altında veya tek sistem altında bir arada bulunma fikridir. Geçmişte birçok deneme yaşandı. Meselâ Devket-i Aliye kurulmadan önce Anadolu ve çevresinde onlarca Beylik vardı. Sonra Osman Bey geldi ve gerek kılıç zoruyla, gerekse ikna ederek Anadolu'daki bütün Türkleri bir arada topladı ve küçük bir Turan devleti kuruldu. Yine aynı şekilde Büyük Türkistan kuruldu. Güney Azerbaycan'a kadar uzandı Türkistan. Daha sonra savaşlarla veya benzer sebeplerle dağıldı gitti. Bunlar Turan fikirleriydi. Biz bütün Türk devletlerini birarada görmek istiyoruz, ancak Atatürk bile bu fikri benimsemesine rağmen başaramadı, ömrü yetmedi. Adımlar attı ancak olmadı. Çünkü Türkiye Devleti sadece Türklerden oluşmuyordu. Bizi bütün Türk Dünyası abi Devlet olarak görüyor ancak biz hakkını veremiyoruz. Yukarıda anlattığım sebepler Turan için ne kadar uzak olduğumuzu gösteriyor. Zaten 50 yıl sonra istesek de diğer Türk Devletleri bizi Turan Birliğine almayacak, çünkü azınlık olacağız.

Ülke Ülke ele alırsak,

Kırgızistan: Kırgız Türkleri Japonlar gibi soylarının bozulmaması için 30 yıl öncesine kadar ne dışarı kız verirdi ne de alırdı. Ancak son zamanlarda bu ideoloji bozuldu. Türk olduğunu dahi kabul etmeyen bir çoğunluk var. Aşırı derecede Rus etkisi halâ kırılamadı.

Kazakistan: Kazak Türkleri son 15 yıl öncesine kadar Kazakistan'da azınlık durumundaydı. Ülkenin neredeyse yüzde 60'ı Rus nüfusuydu. Ancak şimdi bu oran yüzde 30'lara kadar geriledi. Aynı şekilde orada da Rus etkisi devâm etmekte, ancak son zamanlarda Türk'çe atılımlar yapmaktalar.

Özbekistan: Özbekistan'ın Türklük ile hiç alâkaları yok. Çok fakir bir ülke. Nüfusun neredeyse yüzde 40'ı dış ülkelere çalışmaya gidiyor. Kendilerini asla Türk olarak görmüyorlar. Bilim, ilim anlamında önemli kişiler çıkartmıştır. Dini yönden zengin ve inançlı bir ülkedir. Asimile olmaya terkedilmişler.

Türkmenistan: Kendilerinden başka hiç kimseyi düşünmezler. Ülke kozmopolit bir yapıdadır. Tekstil üzerine çok iyilerdir. Zengin bir ülkedir. Yeraltı kaynaklarını iyi kullanırlar. Onlar için Türkmenistan dışında yaşayan Türkmenlerin bir önemi yoktur. Ancak Soydaşımızdır ve sahip çıkmalıyız.

KKTC: Kıbrıs Türklüğü yok olmak üzere. Kumarhane ülkesi olarak bilinir ve aşırı derecede Avrupa hevesi vardır. Zengin bir ülkedir, ne Türkiye'den gelen öğrencileri ne de Askerlerimizi severler. Ülke satılmak üzere. Rauf Denktaş Ruhundan eser yoktur. Büyükleri Türkiye'nin değerini iyi bilir. İçlerinde Türkiye ve Turan hayranları da azımsanmayacak kadar çoktur.

Azerbaycan: Belki de Türk Dünyasının en çok Türk Birliği isteyen ülkesi konumundadır. Kuzey veya Güney Azerbaycan son derece Türk sevdalısıdır. Belli bir kısmında Rus hayranlığı vardır ancak onlar genelde Rusya ile bağlantılı olanlardır. Yani orada çalışan veya herhangi bir Rusla izdivac yapan.

Diğer Ülkelerde ya da Özerk yönetimlerde Gagavuzya ve Tuva'nın yeri ayrıdır. Türklükleri ile son derece gurur duyarlar. Doğu Türkistan'ın yeri apayrıdır. Onlar ezilen Türkleri temsil ederler. Neredeyse 1 asırdır Türk birliği olmadığı için Çin zulmüne maruz bırakıldılar.

Belirttiğim gibi bu ortamda bırak Turan Birliğini Türk Birliği 7'lisi bile kuramayız. Bunları gerçekleştirebilmek için Diriliş Ertuğrul Dizisi gençliği değil de, Ertuğrul Gazi gençliği yetiştirmemiz gerekir.

Siyâset hayatımızı belirler oldu. 7'den 70'e siyâsetçi olduk. Bizim bilim ve ilim insanı olmamız gerekir.

Türkiye'de Türk nüfusu artmalıdır. Tıpkı Annemiz Babamız nasıl çok kardeşse biz de oyle olmalıyız. Bırakın hayat şartlarını, çocuğu veren Tanrı rızkını da verir. Daha çok çalışıp, daha çok kazanmalıyız. Devletin olanaklarını sonuna kadar kullanmalıyız. Torunlarımıza sağlam bir Türkçü nesil bırakmalıyız. Şimdi tam zamanı, yarın geç olabilir. Turan için birlik için bu şart.

Saygılarımla

twitter.com/altanurug

22 Şubat 2017 Çarşamba

Darbe Mağduru Asker Eşi'nin O Gün Yaşadıkları

15 Temmuz Gecesinden bugüne Asker Eşi neler yaşadı, bir bir özetledi bana. Öncelikle bana gönderdiği yazıyı olduğu gibi yazayım:

" 15temmuz sıradan bir gündü, taki akşam eşlerimize, tatbikat yapılacak, acil kışlalara gelin, telefonu gelene kadar, eşlerimiz evden çıktı, birdahada geri dönemediler, akşam 9ila10arası,bizlere camlardan ve kapılardan uzak durmamız, evin orta. Yerine geçmemiz, lambaları.  Kapatmamız,, ve TV, leri acmamamızı söylediler, neler oldugunu anlamak için balkona çıktığımda bir asker ordusuyla karşılaştım, ozaman durumun ciddi olduğunu anladım, askere neler oluyor. Diye sorduğumda, tatbikat var, tugay komutanı lojmana bir kişiyi bile yaklastırmayın dedi, inanmadım, çünkü bizede lojmana bombalı araç saldırıcak denildi, lojmanda biz hanımlar vve çocuklardan başka kimse kalmamıştı, hanım arkadaşlarımı yanıma çağırdım, ne olduğunu bilmiyorduk, geç vakte dogru eşlerimiz bir bir bizleri arıyor, valiliğe terör saldırısı olucak, bizler. Korumaya gidiyoruz, hakkınızı helal edin diyorlardı, derken lojmanın önü yavaş yavaş insan dolmaya başladı, allahım yüzlerce insan vardı, selalar okunmaya.  Başlandı,, neler olduğunu anlayamıyordum, insanların neden bize saldırmak istediklerini, dozerler geldi, askeriyenin kaldı fonlarından kepçeyle kazmaya. Başladılar içeri girmek. İçin,, allahu ekber. Diyerek nizamiyeye, ve. Tellere. Saldırıyorlardı, bizi istiyorlardı, askerlerin eşleri ganimettir, darbecilerin karıları bizimdir verin onları, bizi taşlamak istediklerini. Söylüyorlardı,,, allahım. Nasıl kortuk sonra büyük araçlar geldi korna sesleri, hanımlarla abdest aldık. Kapıda azılı yüzlerce insan vardı,evin giriş kapısına, cekyatları. Çektik, çocuklarımızı sakinleştirmeye çalışıyorduk, sonra 4el. Silah sesi geldi, gece 2de. Bir arkadaşımın eşi bizi tutukladılar, bize ulaşamazsınız, diye telefon açtı, sabah 5te nöbetçi uzmanın. Yanına gittik, dışarı çıkıcaz biri bize anlatsın neler oluyor, eşlerimiz nerde, neden tutuklandılar,, nöbetçi neler oldugunu bizde bilmiyoruz abla, karşı tugaydada kimse yok, pusuda bekleyenler var, kapıyı açtıgım an içeri girerler, sizi burda bırakamam, çıkarsanız dönüşünüz olmaz, dedi, asker eşliğinde eve geri. Döndük etraf biraz durulmuştu ama dışarda tırlar, ve pusuda bekleyenler vardı, aramızda fenalık geçiren bayılanlar oldu, askerin tekinide tellerden içeri girmek isteyenlerden biri jiletledi, o gece sabah olmadı, sabahta suyumuzu ve elektirigimizi. Kestiler, valinin gerekirse havalarınıda. Keseriz dedigi haber geldi,, perisandik bize bir bardak suyu bile vermediler, adımız, darbeci karıları oldu, bütün sakarya bizden nefret etti, yemedigimiz küfür hakaret kalmadı, lojmana.  Hergün ambulans geliyordu, eşlerimiz o gece, idam, ve vururum tehdidine ragmen, emre uymadılar, halktan dayak yediler,, ne oldugunu anlamayıp,, polise kendileri sığındılar, karakolda, soyuldular, kamuflaşlarını kestiler, 2yaşındaki bebeklerimize bile küfür ettiler, elleri kelepçeli çiplak 3gün aç bırakıldılar, tuvaletten su içtiler, hendek belediye başkanı ali inci bunları soyun maymuna çevirin demiş, boy boy resimleri çekilmiş kameraya çekmişler, karakoldayken, eşlerimize, valinin koruması tarafından işkence yapıldı, eslerimizi bize göstermediler, bizi kovuyorlardı, kimse bizimle. Dogru düzgün konuşmuyordu ve daha neler neler,, darbeyi. Bizim eşlerimiz önledi, kahraman olan eşlerimiz, 1saatte vatan haini bizlerde, darbeci eşi olduk, 1saatte hayatımızı onurumuzu aldılar, türkçü bey biz vatan haini degiliz, ve şuan canımızdan başka hiçbir şeyimiz kalmadı, devlet bize ölün dedi, bize ev ve iş vermediler, anlatsam daha neler neler "

Yazıyı okuduktan sonra kendisine bir iki soru sordum:

-Eşiniz Bylock kullandı mı?
+ Hayır.
-Eşinizin geçmişte feto ile bir bağı var mı, yurt vs.
+ Hayır
-Eşiniz hâlâ içerde mi?
+ Evet
- Eşinizi en son ne zaman gördün?
+ 17 Temmuz'da rica minnet uzaktan 1 dakika gösterdiler. Daha sonra 2 haftada 1 görüş var.
- Çocuğun var mı?
+ 2 kızım var, annemle yaşıyorum, ilaçlarla ayakta duruyorum.

Diyor ve ekliyor, " ben Eşimin masum olduğuna inanmasam kesinlikle sahip çıkmam. "

Şimdi Hava Harp Okulu öğrencilerinden örnek vereceğim, o çocuklara aylarca fetöcü muamelesi yapıldı ve hepsi masumdu ve çıkardılar.  Durup dururken suçları kesinleşmeden herkese fetöcü muamelesi yapılıyor. Elbette cezası olan cezasını çeksin, hattâ ASILSIN. Ama netleşmeden at izi ile it izi belli olmadan herkese fetöcü denmesine karşıyım. Bu kadının ne suçu var? Bu sadece biri, bunun gibi yüzlerce masum var. Hiçbir siyasî bunların hakkını savunmuyor. Pkklı olduğu açıkça bilinen Ahmet Türk'e sahip çıkan Bahçeli neden bu insanların sesi olmuyor? Kılıçdaroğlu arada bir sırf muhalefet olsun diye bu konuları dile getiriyor ama yapmacık. Hükümet ve yargı yavaş işliyor, olan bu masumlara oluyor. Bu kadına tecavüz etmesi haktır diyenler 3 Nisanda bu Asker tahliye olunca öbür tarafta ne hesap verecekler? Bunları yazdım diye beni kaç kişi fetöcü ilân edecek?

Sizlerden ricam bu yazıdaki bahsi geçen konuyu basına yansıtın. Ben haber olması için elimden geleni yapacağım...

Saygılarımla


twitter.com/altanurug

20 Şubat 2017 Pazartesi

Şehit Fırat Yılmaz Çakıroğlu'na Şiir...

Çakıroğlu'na..

Suç mu? Tek suçu Türk olmaktı,
Acımadan hedef gösterdiler Fırat'ı
Kıydılar gençliğine, Türklüğüne,
İmansızlar düşünmediler Sır'atı...

Ateş çemberi sardı o gün bizi,
Kor gibi düştü kalplere Fıratım.
Sahip çıkamadık sana affet bizi,
Hakkını helâl et Reis, Ülküdaşım

Ülkü yolunda kalpler birdir, tektir,
Tek derdin Vatandı senin Fıratım.
Sana el uzatanların soyu köpektir,
Sahibi biz olacağız Reis, Fıratım.

Tek başına direndin kahpe düzene,
Kahpe düzenin Reisi oldun Fıratım.
Adalet ceza veremedi, seni üzene,
Hak ettiği cezayı vereceğiz Fıratım.

Can verdi, yaşatmak için yurdu,
Türk'ün Efesi, Ege'nin Bozkurdu.
Öksüz kaldı, yetim kaldı Kır Atı,
İki elin kanda olsa UNUTMA Fırat'ı.

...


13 Şubat 2017 Pazartesi

Şehit Haberlerine Alışmak

Bugün çok duygu yüklüyüm...
Az önce 15 yaşındaki Şehit kızının sosyal medyadaki duygularını okuma fırsatım oldu, önce o yazıyı yazayım.

"Çok hayalimiz vardı, ne güzel hayallerimiz vardı. Hani hep derdin ya, 'bir asker ol da göğsümü gere gere benim kızım asker' diyeyim. Bir de arada 'Teğmen Miraç' diye seslenirdin, nasıl gaza gelirdim, anlatamam. Kim beni destekleyecek bu kadar. Sanki her şey bir kabustan ibaret. Senin o uçaktan inişin, askerlerin seni taşıması, göğsümde yazan Şehit Emin Güngör yazısı...."
"O kadar çok istiyorum ki son kez sarılmak, doya doya öpmek, o güzel yüzünü son kez görmek..."
 "Ben dün açmayacağını bildiğim telefonunu aradım, görmeyeceğini bildiğim bir sürü mesaj attım. Hala şaka gibi geliyor. Seni çok seviyorum biliyorsun değil mi, çok seviyoruz. Sen bizi hep izliyorsun onu da biliyorum. Dün gece çok çığlık attım gökyüzüne, belki sesim sana ulaşır diye."

Yukarıdaki yazıyı okuduktan sonra 7'den 70'e gözümüzden bir damla yaş gelmiyorsa yazıklar olsun bize.. Hele o son mısra " çığlık attım,  belki sana sesim ulaşır diye " sözü beni kopardı.

Kız çocukları babalarına çok düşkün olur, Şehit olan Babasına hasret, son kez koklamadan uçtu gitti uçmağa. Bu kız içinden geçenleri çok güzel ifade etmiş ve iyi eğitimli olduğu aşikar. Bu kızımıza TSK her türlü sahip çıkacak ve iyi bir eğitimden sonra TSK'da üst görevlerde yer alacaktır. Bizim böyle yürek Tomrislerimiz olduğu sürece geleceğimiz parlaktır.

Bilindiği gibi son 4 günde 11 Şehit, onlarca yaralı verdik. Bazıları mitinglerde boy gösterirken bazıları halâ açılış derdinde. Benim kanıma dokunuyor.

Gün geçtikçe daha da geriye gidiyoruz ve hiç umursamayan bir kısım gençlik var. Yine yaklaşık 1 hafta önce 5 Şehit verdigimiz günün sonrasında bir bayan takipçimi uyardım, uyardığıma da pişman oldum. Bazen diyorum ben kime laf anlatıyorum? Ancak 15-16 yaşında genç arkadaşlarımız bana ulaşıp birtakım sorular soruyorlar ve benim çok hoşuma gidiyor. Yukarıda duygularını paylaşan Şehit kızımız gibi yürek var onlarda.

Memleketimiz ve çevresi düşmanlarla dolu, düşmanın bile merti gerekir. Bunlar namert oğlu namert.

Her gün Şehit verdigimiz yetmiyormuş gibi Evet Hayır muhabbetleri de oldukça can sıkıyor.

Biz Türküz,Türkçüyüz. Eğer kendinizi Türkçü diye tanımlayacaksan öncelikle Şehitlerine saygı duyacaksın. Ne zaman eğlenileceğini bileceksin. Şu an bir savaş ortamı var ve umrunda olmayan bir kitle var. Yaptığın paylaşımlarla, verdiğin cevaplarla örnek olacaksın. Şehitlerine saygı duymayan bir Millet yıkılmaya mahkumdur. Mizah sayfaları görsel amaçlı bir iki Şehit haberi paylaşıyor, ardından saçma sapan paylaşımlar yapıyor. Bu tür hesaplar Türk Gençliğine en buyuk zararı veriyor. Tek tek yazma gereği duymuyorum, siz o sayfayı da kurucusunu da iyi biliyorsunuz. Bunların amacı duyar kasmak başka bir amaçları yok.

Yazımı bir tavsiye ile bitiriyorum,

' Türkçüler her alanda, her ortamda bütün herkese örnek olmalıdır. Şehidin varsa Şehidine, Soydaşlarında sorun varsa Soydaşlarına sahip çıkmalıdır. Karakteri olmayan Türkçüyüm diye davamızı lekelemesin. '

Saygılarımla

twitter.com/altanurug

3 Şubat 2017 Cuma

Sosyal Medya'da Trollere Dikkât

Son dönemlerde özelikle Twitter üzerinde açılan binlerce sahte hesapla, kendisini Bahçeli yanlısı gibi gösterip özelikle Kürt hesaplar Hayır diyecek Ülkücülere saldırmaya başladı.

Aktrol olayını hepimiz biliyoruz. Alıştık fazlasıyla, hattâ Tv programlarında bile gördük. Açılan etiketlerde kimin o etiketi açtığını az çok biliyoruz. Çünkü biz de bu işlerle fazlasıyla uğraşıyoruz. Ancak olay çok tehlikeli boyutlara ulaşıyor. Özellikle muhalif Ülkücüler üzerinde büyük oyunlar dönüyor. Sosyal Medya'da büyükbaşlar alındıktan sonra pkk yanlısı hesaplar iç savaş için elinden geleni yapıyor. Bir gün Türkçü, bir gün aktrol olarak karşımıza çıkıyorlar.

Bununla ilgili zaman zaman uyarılarımız olmuştu. Değerli okuyucularımdan ricam bu tür hesapları Play uygulamasından Egm programını indirip EGM'ye bildirmeleri. Ekran görüntüsünü alıp uygulamadan gönderirseniz er geç Polislerimiz gerekeni yapıyor. Bu zamana kadar binden fazla terör yanlısı ve provokatif hesaplar mercek altına alınıp gereken işlemler yapıldı. Her kullanıcının bir açığı var ve kolayca bulunuyor. 20 dakika ile 48 saat arasında gereken yapılıyor. Dns olayı bildiğiniz gibi değil. Kısaca anlatayım, Şimdi Ordu'dan Trabzon'a Giresun üzerinden giderseniz bu direk bağlantı olur ve sizi 20 dakikada bulurlar. Ancak Ordu'dan Trabzon'a Güney Azerbaycan üzerinden giderseniz bu DNS olur ve 48 saat içinde bulurlar. Zor değil. Fuat Avni'yi niye bulamadı derseniz, onun kullandığı program 10 binlerce dolar. Ya da düşük bir ihtimal uydunet bağlantısı, her şey mümkün.

O yüzden kimse kendine güvenmesin sahte hesap olması veya paylaşımı silmiş olması bir şey ifade etmiyor. Ekran Görüntüsünü hemen alın.

Az önce Bahçeli ile ilgili bir haberin altına Hayır diyen Ülkücülere ağıza alınmayacak küfürler yazıldı. Hesabı araştırdığımda bunun kürt olduğunu tespit ettim. Bu ve bunun gibi onlarca örnek verebilirim. Daha önceki yazılarda da belirttigim gibi, Evet veya Hayır dersin bu kendi özgür iradenle aldığın bir karardır. Şahsım olarak ben Hayır diyeceğim. Demem için onlarca sebep var. Ne derseniz deyin ama karakterinizi bozmayın. Türkçü veya Ülkücü efendiliği ve hanımefendiliği ile örnek olmalıdır. Dikkât !

Saygılarımla

twitter.com/altanurug

29 Ocak 2017 Pazar

Başbakan'a Tatarlar Hakkında Birkaç Kelâm

Binali Yıldırım'ın şaka (!) amaçlı " Tatarından kurtardık, beterine rastladık. " sözünün anlamının " Cengiz Han " ile ilgili olduğunu bilmeyen yoktur. Şimdi Cengiz Han veya herhangi bir Tatar ile ilgili de olsa büyük saçmaladığını anlatmak isterim.

" Türk ırkının şu veya bu bölümlerini birbirine düşman saymak gibi yanlışlıklar sık sık yapılmaktadır. " demiş Atsız Ata bir makalesinde. " Bunların arasında en yaygını Çengiz ve Temir düşmanlığı. " diye devâm etmiştir.

Türkler ile Moğollar iki kardeş millettir. İkisi de Altay dil ailesine bağlıdır. Atsız Ata, Moğollar ile Hunlar'ın aynı anda tarih sahnesine çıktığını defalarca dile getirmiştir. Moğolların Otuz Tatar ve Dokuz Tatar diye tabir edilen söylemlerle alakası yoktur. Ayrıca Osmanlı bir ırk olmadığı gibi Moğollar da bir ırk değil, siyâsi addır. Osmanlı ve Moğolların içinde çok sayıda Türk boyu vardır.

Tatar adına değinecek olursak, Tatarlar, Türklerin bir parçası yani Doğu şivesi ile konuşan Türk olarak tarihte bilinmektedir. Moğol ve Tatar köken olarak Türk olduğuna göre Binali Bey'in bu bilgileri bilmediği açıktır. Bir ülkenin Başbakanı, hele ki adını Türk'ten alan bir devletin Başbakanı, ülkesinin yüzde 80'ini imâ ederek hakaret etmiştir. Diyelim ki Tatarlar Türk değil Birinci Dünya Savaşı'nda 1000 kişilik Tatar Taburu'nun Osmanlı Devleti'nin yanında gönüllü olarak savaştığından da mı haberi yok? 18. Yüzyılda bir Osmanlı Padişahı'nın Kırım'ı kaybettiği için kalp krizinden hayatını kaybettiğinden de mi haberi yok? Kırım'dan, Tataristan'dan yüzlerce Tatar hemşirenin Osmanlı saflarında yer aldığından da mı haberi yok? Zaten son Kırım hamlesinde Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesine hükümet pek ses çıkarmamıştır.

Sayın Binali Yıldırım'ı yaptığı söylemler konusunda daha dikkatli olmaya davet ediyorum.

Saygılarımla

twitter.com/altanurug

27 Ocak 2017 Cuma

Fatsalı Şehit Kerem Çalışkancı

Bugün El Bab'da Şehit düşen Uzman Çavuş Kerem Çalışkancı kardeşimizin cenazesine katıldım. 25 Ocak 2017 günü hain saldırıda diğer 5 silah arkadaşı gibi yaralanmış ancak hastanede Şehit düşmüştü.

Şehidimiz birkaç yıl önce vatani görevini yaptı, Facebook paylaşımlarında askere giderken yaşadığı heyecanı paylaşmıştı. Askerliği bitince işsiz kalacağıma vatanım için Şehit olurum diyerek Uzman Çavuşluk sınavlarına katıldı ve kazandı. Bir süre Isparta'da eğitim aldıktan sonra Doğu ve Güneydoğu'da göreve başladı. Darbe gördü, dört bir yanı düşmanlarla doluydu. Her Asker gibi o da vatanı için yaşamaya ve ölmeye hazırdı.

Birgün görev dağılımı yapıldı, Milletimizin bekâsı için dış görev çıkmıştı. Koşa koşa gitti. Günümüzün en azılı terör örgütü Işid ile mücadele için El Bab'daydı. Kendisinden önce 54 Şehit vermişti o bölgede. Korkmuyordu, ölüm gelecekse vatan için gelsin düşüncesindeydi. Nitekim Azrail O'nu bulmuştu. Şehit düşmüştü.

Babası O'nun El Bab'da görev yaptığını biliyordu, ancak Annesi bilmiyordu. O gece Şehit olduğu gece Babasına acı haber verildi, aynı esnada İstanbul'da olan Annesine de acı haber ulaşmıştı. Babası evladının acısına dayanamadı ve hastaneye kaldırıldı. Kendine geldiğinde ilk dediği " Vatan Sağolsun " oldu.

Sabah olmuştu ve oğlunu bekliyorlardı. Ancak hava şartları elverişli değildi, 1 gün daha oğullarına hasret kalacaklardı. Bugün 16.00'da havalimanına oğulları geldi. Annesi Babası yakınları, Askeri erkan 7'den 70'e bütün Ordu oradaydı. Şehidimizi yüzlerce araçla Fatsa'ya uğurladılar. Fatsa'da bütün hazırlıklar yapılmış, soğuk hava ve yoğun kara rağmen 30 bine yakın Fatsalı tören alanında Şehidini bekliyordu. Kiminde gözyaşı, Kiminde hüzün vardı. Hepsinin ortak tutumu kindi. Şehidimizin cenaze namazı kılındı ve ebedi istirahatgâhına yolcu edildi.

Şehidimizin sözü ile yazımı bitirmek istiyorum,

" Söz konusu vatanımsa, Merhaba Azrail! "

Tanrı Türk'ü korusun.

Saygılarımla.

twitter.com/altanurug

25 Ocak 2017 Çarşamba

Başkanlık Sistemi için Türkçüler Ne Demeli?

Atsız`ın izinde, Başbuğ Atatürk`ün emrinde Türkiye`nin mihenk taşı Türkçüler her zaman Türkiye`nin koruyucuları olmuşlardır. Gerek Çanakkale ruhu, gerek 19 Mayıs ruhu ve gerekse 1944 ruhu ile her dönem mücadele etmiştir. Günümüzde iste Polis ve Asker olarak sık sık meydanlarda, dağlarda, sınırdışında Türkçüler`i görmekteyiz. Bir de görünmeyen tarafı var, sosyal medya...

Sosyal medyada biz Türkçüler yoğun bir savaş içerisindeyiz. Hainler dört bir yanda kol gezerken biz de elimizden geldiğince mücadelemize devâm ediyoruz. Gerek gündem çalışmaları ile gerekse sakıncalı paylaşımları EGM`ye bildirerek ve kapatarak mücadele ediyoruz. Klavye başından vatan mı kurtarılır diyenler olabilir. Ancak Türk gençliğini zehirleyen kişiler potansiyel birer teröristtir. Yalan haberlerle algılar oluşturmaktalar. Bizim dışımızda Üniversitelerde, işlek caddelerde, basında, yayında Türkçü dernek ve teşkilatlar yoğun şekilde mücadelesini sürdürüyor.

Yazımı fazla dağıtmak istemiyorum, Başkanlık konusuna dönelim.

Geçenki seçimlerde Türk Milletine çeşitli vaatlerde bulunarak oy toplayan bir siyâsi parti lideri, son dönemlerde vaatlerini unutmuş ve atıp tuttuğu bir parti ile kolkola mücadeleye girişmiştir. Bahane olarak 15 Temmuz ve sonrası Türkiye değişti algısı yaratılıyor. 15 Temmuz öncesinde de sonrasında da bunların hain olduğunu zaten biliyordu. 15 Temmuz gecesi bazılarına göre netleşti ancak biz daha önce de böyle olduğunu iyi biliyor ve sürekli dile getiriyorduk. Başkanlık Sistemi bugünkü olay değil, 15 Temmuz öncesinde de 10 yıl önce de dile getiriliyordu. Sayın Erdoğan Türkiye`de Atatürk`ten sonra 2. Atatürk olmak için mücadele ediyor. Yeni rejim ile adını tarihe yazdırmak istiyor. Tek parti ile tek kol ile bütün Türkiye`yi yönetmek istiyor. Aslına bakılırsa 15 yıldır farklı bir olay göremiyoruz. Zaten Ülkemizde tek parti ve Başkanlık Sistemi var ancak resmi değil, tek iş resmiyete dökmek.

Başkanlık Sistemi ile yönetilen sadece 2 Ülke Gelişmiş Ülke konumunda, onun haricinde her yönden en zayıf ülkelerde Başkanlık Sistemi var. Ülkemiz için bir yarar sağlayacağını düşünmüyorum. Eğer Amerika gibi bir sistem olacaksa Ülkemizde bölücü örgütler olmaması gerekir. 4 tarafın düşmanlarla dolu olmaması gerekir. Cumhuriyet Rejimi Türkiye için çok mükemmel ancak eksik bir sistemdir. Zaten Yeni Anayasa ile eksiklikleri gideriyorlar. Ancak bu Anayasa`da tek adam yetkisi ilerleyen dönemlerde büyük sıkıntılar yaratabilir. Farzedelim Erdoğan yok, ikinci adam kim olacak? Kim seçecek? Saltanat Sistemi gibi o tek partinin adayı mı devâmlı ülkemizi yönetecek. Osmanlı Devleti bunun sıkıntılarını dönem dönem yaşamış ve sonunda yok olmuştur.

Ülkemize Başkanlık Sistemi gelecekse bu sistem için gerekli şartların oluşması gerekir. Önce terör sıfıra inecek, doğu ve güneydoğu kürt tekelinden kurtulacak, ülkedeki Suriyeliler ülkelerine savaşmaya gönderilecek, ekonomin düzgün olacak, hain siyâsetçiler temizlenecek, Türkçü bir sistem egemen olacak o zaman Başkanlık Sistemine varım. Ancak bu şartlar oluşmadan Türkçüler Başkanlık Sistemine sıcak bakmamalıdır. Özünde Başkanlık Sistemi iyi olabilir ancak günümüzde yersiz bir sistemdir.

Saygılarımla

twitter.com/altanurug